"İnsanlar ne der!?" ya da "ya beni eleştirirlerse, anlamazlarsa, benim gördüklerimi göremezlerse, yanlış anlarlarsa, ya hayatta bale izlememiş, sanatla hiç ilgilenmemiş, ya hayatlarında futboldan başka spor bilmedilerse, ya art niyetli bakarlarsa, ya kadınları hep hakir gören bir kültürle beslendilerse, neye baktığının önemi olmaksızın her gördüğünde yalnızca bir şey görebiliyorsa, Ramazan da dahil hiçbir zaman, hiçbir zihinsel ve iradesel perhiz yapamadan hiçbir sosyal ortamda bulunmamışcasına daimi zavallı bir açlık içindeyse, annesinin/annelerin/ kadınların o kutsal değerini asla bilemediyse, kadınların da erkeklerden eksiksiz, aynı haklara sahip ve sadece insan olduklarını unutuyorlarsa?" Bu hapishanede yaşamanın nasıl bir esaret olabileceğini insan aklının bile alamayacağını düşünüyorum. Özellikle de ben de dahil, kadınlarımız bu kafesteler. Bu kafeste olmamak ne kadar elimizden gelebilir araştırıyorum aslında. Kaygılanıyor, endişeleniyor, stres altında kalıyoruz, adil olmayan bir şekilde ağır yargılanıyoruz. Tabi ki hepimiz farklı görüyor, farklı algılıyoruz. Çünkü farklı hayatlarda besleniyoruz. Bu dünya denilen koca diyarda, neyin karşınıza çıktığını seçemezsiniz, asıl önemli olan da o değil zaten ama bakışınızın güzelliğini ve açısını, dolayısıyla niyetinizi siz belirleyebilirsiniz. Kadınlarınızı kısıtlamak yerine gurur duyabilmeyi, sadece sizi seven kadının malınız olmaksızın sadece sizin olduğunu bilerek, özgüvenle taşıyabilecek kadar yürekli bir erkek olmayı deneyin. Lakin önemli olan, farklılıklarımızı saygıyla birlikte yaşayabilmek. Belki biraz daha ileri gideyim; insanlığın cinsiyet ayırt etmeksizin, doğal bir şekilde yaşanmasına alan bırakmak... Daha da ileri gideyim mi? Biraz da içten gelen centilmenlik olsa... Ancak o zaman bilinçli, adil ve çağdaş olabiliriz.
https://www.instagram.com/p/BVzKpGgBaG2/?taken-by=gulcinergul
19 Temmuz 2017 Çarşamba
Kaydol:
Kayıt Yorumları
(
Atom
)
0 yorum :
Yorum Gönder