12 Mayıs 2010 Çarşamba

ANNELER GÜNÜ

bugun de ikircikli buhranlarimla basbasa boguldugum bir gun, neyse ki bardagin dolu-toz pembe yarisina bakarsak, yazicaklarim icin bi' veshile oldular. 
ne zamandir dusunuyordum ; acaba yalniz miyim bu konuda ? yoksa her bir eğlemimizde kendimize bencillikten yana bir haz buldugumuzu gorup de kabul edenler var mi ? mesele kendine kendini sorusturmak olunca, biraz fazla durust olmak gerekiyor. oyunuz saygidan yanaysa tabii..

herkesin dunyasi bir baska donuyor , baska iklimler , baska anekdotlar ediniyorlar, kimi zaman ayni noktada bulusuyorlar,farkli zevkler dunyadaki yasamis ve yasayan insan sayisindan da fazla ve degisken.
kimilerinin hayatinda cekik gozler var, kiminde buyuk renkli gozler ama koyu tenler...
tesadufler, farkli inanislar.batil itikatler...kiminde tutunamamis uzun tirnakli penceler evrimlesmis, duvarlardan kayan bu penceler baskalarini da en az kendilerini acittigi kadar acitiyorlar... 
kapanmis kapilar, ya da western filmlerindeki gibi kolay girilebilen kapilar...
kendimizi yatistirdigimiz hatirnaz dost omuzlari ,anlasilmak ve ozel hissetmek istedigimiz anlar var...
ideallerimiz , idollerimiz, asklarimiz var bizi uc noktalara ucuran, hayatin her kosesindeki ogretmenlerimiz var.
iyi bakmamiz gereken vücutlarimizin beslenme ihtiyaclari var...
4 nala yikmak icin kosup da yikamadigimiz duvarlar var ve sonucunda ogrenilip-kabullenilmis caresizlikler var kendimizi engellememizi ve denemelerin sonunu getirmemizi saglayan...kabul bile etmedigimiz sprituel ve somut guclerimiz ve zayifliklarimizla insani duygularimizla biz variz.
her neyse her bir dunya boyle donmeye devam etsin, arti ve eksi kutuplariyla kabul ediyoruz yasami, ve insanlari; gorunuse gore.
ama bu derece bir zigzagli ucusa , bir mucadeleye baska bir dunya uyesi getirmek,ona herseyi ogreten ve ihtiyaci olan herseyi verebilme sozunu etmek, bu sorumlulugu alabilmek cok zor değil mi? bu cesarete emanet bir durum oldugu kadar , saygi duyulasi, kutsal , mucizevi bir hadise.ben de buyuk sozlerle bogazimi zorlamak istemiyorum, ilerde bebegim olacak mi yutar miyim buyuk lokmalarimi merak ediyorum.ama benim zaten cok bebegim var, her gittigim yerde birden belime kadar gelen boylariyla karsiliksiz bir sevgiyle ve cikmamis dislerin gorundugu kocaman gulumsemelerle bana sarilan...siirler mektuplar yazan, fan sitelerine yorumlar yazan , benle her an yasayan... belki de cocuk dogurmaya ihtiyacim olmayacaktir.ozellikle de o kadar cok sayıda ailesiz cocuk yasarken...
cocuklarin olgunluk ve sprituel acidan daha olgun olduguna inaniyorum, buyudukce kuculuyoruz sanki.iste bebekler kirletilmemis olgunluktalar.barbie bebeklerle oynamaktan daha zevkli onlarla oynayabilmek, ve sorumluluk dolu. bir bebek severken uzaktan seviyorum onu narince elini tutuyorum, korunmasiz, mikroplara acik , canli bir mucize karsimda duruyor merakli gozlerle etrafi kesfediyor.bazen de cocuk yapabilmek icin de evlenmek isteyen ciftler oldugunu biliyoruz. belki de bir cok insan cocuk yapmamak gibi sansi olmadigini dusunuyor.
9 ay boyunca bedeninde mucizevi , tum vucudu yenileyebilen , hormonal dengemizi degistiren bi surec yasiyoruz biz disiler. ona bakabilmek icin varimizi yogumuzu ortaya koyuyoruz. her yil da anneler ve babalar gunumuz var iste! karsiliksiz bir sevgi olsa da bu sevgi bir takdir bekliyoruz ister istemez. bazen motivasyona ihtiyaci oluyor herkesin.cunku hic bir evlat, ozellikle anne olmadan ogrenemiyor bu sevgi boyutunu.gercekten aklım pek almıyor bu duyguları yasamak gerek.40 firin ekmek hayatin evresinde sofrada bekliyor.
iste benim de ogrenemedigim sey...insan kendini dogurganliga nasil hazir hisseder? ya da bi baba olarak her zaman orda olabilecek gucu nasil bulur? yoksa dogurganligin neredeyse moda oldugu bu yilda (2008), cok dusunmeden bana benzeyen biri olsun kucagimda seveyim diye bir bencillik de var mi tum bu sorumluluklari silen? (soru bile degil.)biz hormonlu yiyecekleri yerken onlar neler yapacaklar denizanali denizlere acilacaklar, depremden nasil kacacaklar? susuz , nefessiz kalacaklar mi? antioksidanların pesinde mi kosturacaklar?
klasik muzik dinlemek, gelisme caginda kisisel gelisim kitaplari okumasini saglamak, yeteneklerini dogru tespit edebilmek ve yonlendirmek, gorgu kurallarini ogretebilmek, sabir tasi olmak, buyudugunde elinden salabilmek, buyudugunu kabullenebilmek, en iyi okullari ve firsatlari onun icin beraberce secebilmek , her an basina gelebilecek kazalardan onu koruyabilmek,her seye ragmen humanist bir insan yetistirmeye calismak, kendi hayatinin yillarca olmamasi/ tum ilginin bebeginle olamadigi bir buyume sureci, bebege saglikli bir psikoloji icin sonsuza dek anne baba beraber olacagiz sozunu verebilmek? yani bence doğaya doğayla meydan okumak, gelecegi gorerek garanti etmek gibi birsey. (cocuk sayisi kadar kahin yoksa yani...) anne ve babalarimiz hayattayken zamanimiz varken, yitirmeden her saniyeyi onlarla gecirebilmeye calismaliyiz bol bol fotograf cekmeli guzel anıları ve annemize sarıldıgımızda o yasam baglarını hissettigimiz essiz duyguyu hafızamıza hapsetmeliyiz ve hep onlara mutesekkir kalmaliyiz.cunku benim buhranlarim sahsen beni bogdular...onlar ise, o buhranlarin arasindan sadece bebeklerini gorebiliyorlardi.belki ben de birgun oraya gelecegim.belki o gun yanımızda olacaklar belki de olamayacaklar...lutfen bir seyin de kaybetmeden once degerini bilin.

uyu bebek...
gozunu ben kaparim
ellerimle agaclar dikip
kollarimla dallari oynarim 

incitmesinler seni
beni sevdikleri gibi.
seni senle kabul etsinler
degisen hersey gibi..

korumadan seni ...
nasıl ucuriyim avcumdan...
iyi niyetlerim bunlar
kas ama goz cıkaranlar...

koruyup buyutulunce......
uyudun buyudun mu? 

uc.... 
demek dilime varmaz
ucabilir misin acimadan...

2008

GE

1 yorum :

  1. hiç yoktan karında bir damla sıvıdan olusan bizler..Akıl alması imkansız,dediğin gibi "canlı mucize"leriz.bir kadının "karnından" cıkmak..mucize birşey..o doğan bebeği hemen anında tekrar içeri sokmaya çalışsalar;sığdıramazlar,yaşatamazlar..

    Ve dünyaya geldikten sonra birden bire değişen hayatlar..tüm hayat artık o bebek üzerine kurulur..tüüm düzen bebeğe göre ayarlanır..kendinden cok bizi düşünür annelerimiz..Allah bizi bu derece akıl almaz ve mucizevi bir şekilde yaratmışken,bir de anne sevgisi vererek ruhumuzu coşturuyor..biz annemizi severken,O'nun da bizi daha çok sevdiğini düşünürsek eğer,bu sevginin boyutunu düşünemeyiz ama daha iyi anlarız..

    kim kendinden cok baskasını sever ki??Annelerimiz..Anne olmadan anlayamayız bunun nasıl birşey oldugunu.Biz onların parçalarıyız.içlerinden kopup da geldik.küçük karınlarda,kocaman yer actık.
    Bu sevgi,anne sevgisi,karşılıksız bi sevgi.nasıl bir sevgidir bu?Anlamıyoruz..Mecburlar mı? bu sevgi zorunlu mu?Hayatlarını bizlere adayıp kendilerini unutuyorlar..

    Gülçin yazısında cok güzel yerlere değinmiş,anlamlı ve derin yazmış..tekrar tekrar okudum bu güzel yazıyı..siz de düşünerek okuyun ki bu güzel yazı yerlerine ulaşsın..
    Gülçiiinnnnnn sen de küçük bi bebek gibisin biz de seni severken narin,incitmeden,kıyamadan seviyoruz..:))))))))))))))))))

    YanıtlaSil