15 Mayıs 2010 Cumartesi

24nisan2010 GULCIN ERGUL FAN CLUB (GEFC) ÖZEL ROP.


1)Hepsiden ayrıldığında magazin dünyasında sanatçılar seni destekledi çoğunlukla bunun sebebi nedir sence? (Ceyda-Kayseri)

Gülçin:Sagolsunlar. Cok guzel bir sey. Olgun ve tecrubeli kisiler oldukları icin...

2)Ailen dışında hayatında en çok değer verdiğin kişi kimdir? (Çağla-Bursa)

Gülçin:Ailem dısında, dostlarımdır . ayrıca beni sabırla bekleyen, destekleyen kisileri de , beni gonulden anlamak ve dinlemek istedikleri icin , insanların birbirini az dinledigi bu hayatta dostlarım olarak kabul ediyorum.

3)Bir gün, bir hayranın sana olan sevgisini ıspat etmek için canına kıysa nasıl bir tepki verirsin? (Necla-İstanbul)

Gülçin:Allah korusun!!! Böyle sevgi mi ispatlanır! bütün hayatımı bunun acısıyla mı gecirmemi istiyor?

4)Aşık Gülçin'i bize tanımlar mısın? (Selina-İzmir)

Gülçin:en uclarda yasarım.

5)Hiç hayranlarından birini araştırdığın, tanımak istediğin oldu mu? (Sena-İstanbul)

Gülçin:siz bilmiyorsunuz ama eger bos zamanım varsa , internette gecirdigim anlarda mutlaka karsıma sizlerden birseyler cıkıyor. bazı isimleri biliyorum. defalarca gordugum kisiler var tabii, onları tanıyorum. bazen merak da ediyorum , bu kimmis yahu diye bakıyorum tabii. ben meraklıyımdır .

6)Seni uzun süredir göremiyoruz.. Giyim tarzında bir değişiklik var mı? (Gülşah-Edirne)

Gülçin:bu da surpriz olsun.

7)İlk karşılaştığın insanların hangi özellikleri seni onlarla daha fazla tanışmaya iter ? (Tuğba-İstanbul)

Gülçin:Hayatımda hic su kisiyle tanısiyim diye yanıp tutusmadım. cok begendigim bir sanatcı vs. bile oldugunda bunu kendimle uzaktan yasamayı severim. hic oyle bisey aklıma bile gelmez.
kiminle tanısmam gerekiyorsa zaten hayat bana onu getirir.ama ek olarak sunu soyliyim, ilginc davranısları olan kisileri cozmek isteme hastalıgı var bende ne yazık ki...derin nedenlerini cocukluguna inercesine merak ediyorum.

8)Seni yarı yolda bırakan fanların oldu mu? (Nisan-Ankara)

Gülçin:Her ne kadar internet kendimizi ifade etmemiz icin bize fırsatlar sunsa da, hersey internette olup bitmiyor. ben kotu sozler sarfetmedigim halde, gruplasmaların sacma oldugunu dusunuyorum. cunku henuz ben "bunu dinlemem" denebilecek bir single ya da album cıkarmamıs oldugum icin, boyle bir secenek soz konusu da olamaz. ama yargısız infazı sevenler varsa buyursunlar , buyuyunce anlarlar.ben hosgoruyle onları sevmeye devam ederim.

9)Gülçin ismini sana kim koydu? (Fatmanur-Kocaeli)

Gülçin:bildigim kadaryla babam ismimim gulcin olmasını istemis.

10)Mutfakla aran nasıl ? Boş vakitlerinde eve gelip yemek yapmayı bir şeyleri katıp karıştırmayı sever misin ? (Melike-Denizli)

Gülçin:zamanım varsa yemek yapmayı seviyorum bu sene basladı bu merakım.evet ama tek basıma yemek istemem. birileri icin birseyler yapmak beni mutlu ediyor.

11)Bugüne kadar seni en çok üzen söz-cümle ne oldu? (Ece-Ankara)

Gülçin:televizyonda hakkımda duydugum aslı gercegi olmayan cumleler.

12)Tek başına ayaklarının üzerinde duruyorsun bunu bir çok zorluğu vardır bu zorluklar neler? (Ebru-İstanbul)

Gülçin:herkes tek basına ayakta duruyor hic bir zaman aksi olmadı esasında. once kendi kendine yardım etmek gerek. kimse bizi bizim gibi anlayamaz dinleyemez.

13)Sahnedeyken hayranların aşırı derecede bağırdığında neler hissediyorsun? (Melek-Fransa)

Gülçin:daha guzel birsey yok diye dusunuyorum. o anda edebilecegim en buyuk tesekkurleri ediyorum .

14)Karşındaki kişiyle konuşurken sürekli empati mi kurarsın yoksa kendi dünyandan mı bakarsın? (Duygu-Kocaeli)

Gülçin:benim dunyam empatinin oldugu bir dunyadir. bir cok insanın dunyasında empati pek nadirdir ki onlar benim dunyamdan kendilerini ayrıstırırlar.

15)Hayat tecrübelerinden yaralanarak fanlarına vermek isediğin bir öğüt ya da tasiye var mı? (Ceren-Zonguldak)

Gülçin:su anda ne hissediyorum ne dusunuyorum ne istiyorum neden bunu yapıyorum gibi soruları her an kendinize sormanızı istiyorum. farkındalık eksikligi beni insanlardan itiyor bu dunyada.
once kendimizi yargılamayı ogrenmemiz gerek.

16)Hayatında hiç iki kişi arasında kaldın mı? (Burcu-Diyarbakır)

Gülçin:ben taraf tutmam tartısmayı dinlerim, herkesin hakkını veririm.surda su haklı burda bu haklı derim. sonucu dusunmelerini saglamayı hedeflerim.

17)Üzgün olduğun anda aklına gelen ilk teselli ya da seni ayakta tutan şeyler nelerdir ? (Kübra-İstanbul)

Gülçin:belki bu cumleyi bir gun duyucaksınız. bu cevabı saklıyorum.

18)Bu kadar güzel, formda ve pozitif olmayı nasıl başarıyorsun? (Yasemin-İstanbul)

Gülçin:sonuna kadar uzulup ,sonuna kadar seviniyorum. ne kadar duserseniz o kadar yukarı fırlarsınız. guzel oldugumu dusunuyorsanız, sizin guzelliginiz hepimiz aslında ozenli bi sekilde yaratıldk. formda olmak 1 hafta hot yoga yapmama bakıyor, ama spor yapmaya alısık oldugu icin yapmadıgımda kendimi cok kotu hissediyorum.

19)Bu kadar özel bir sese sahip olmana rağmen neden yıllarca playback söylemeyi kabul ettin? (Burak-Ankara)

Gülçin:Herseye ragmen azıcık da olsa o umidi kesmedim. aslında simdiye dek canlı performans konusunda cok tecrubeli olmam gerekirdi.herkesin farklı farklı yetenekleri var hayatta, ve onlar gelistirmek , kullanmak bence tum evrene borcumuz.yani bu konuda daha gelistirebilirdim kendimi. herseyde de bir hayır var.
hic birseyde sadece yetenek ya da sadece calısmayla hic bir sey olabilecegini sanmıyorum. en iyisinden bahsediyorsak , sebnem feraha bakın, yetenek, tecrube, calısma, yaratıcılık, istikrar, ruhsal olgunluk... hersey var. sadece calısarak , ya da calısmadan sadece yetenekle birsey olmuyor. umarım ben de sizi bu konuda elimden geldigince mutlu edebilirim.

20)Küçükken sevdiğin ve daha sonra tanışıp onunla arkadaş olduğun bir ünlü var mı? (Elif-Balıkesir)

Gülçin:hayır arkadas oldugum biri olmadı ama tanısınca ben kucukken sizin buyuk bir hayranınızdım demis oldugum biri var.

21)Bize psikoloji yapını anlatabilir misin ? (Melis-Antalya)

Gülçin:terapiye mi geldim acaba? :))) guzel soru ama roportajda ne kadar deli oldugumu anlatmak istemiyorum :)))

22)Konser performanslarında sesin mi yoksa dansın mı ön planda olacak ? (Tuğçe-Bursa)

Gülçin:2si esit olur bence.

23)Yazı yazmanın senin için çok önemli olduğunu biliyoruz, duygularını bu şekilde harika ifade ediyorsun. Peki yazı olmasa ne yapardın ? (Öykü-İzmir)

Gülçin:konservatuvarda uretmek uzerine egitiliyoruz, dans kompozisyon yaparım mesela ilk aklıma gelen.

24)Kedin var mı ? (Gülbin-Dalyan)

Gülçin:su sıralar sokaktaki her kedi benimdir diyerek yasıyorum.

25)Hiçkimsenin göremediği bir özelliğin var mı? Varsa neden bugüne kadar gizli kaldı?(Çağla-Bursa)

Gülçin:var tabii. tv'de birini tanımak ya da oooyle arkadas olmak ya da paylasmayan ama beraber zaman geciren kisiler olmak herseyini bilmek demek degil. insanların kendilerini tanıması bile zorken....! var iste bizrseyler.ozel oldugu icin gizli kalmıstır.



Dilek Yıldız - GEFC - 24 Nisan 2010

Türkiyenin en büyük Gülçin Ergül Fan Ailesi

www.gulcinergulfanclub.com
Read More

12 Mayıs 2010 Çarşamba

HAKKIMDA BILINEN YANLISLARA SON VERILDI :)))

Karauzum en sevdigi meyve degil. meyvelerin hepsini çok seviyor.

internette bazı yerlerde "Tasli kupe manyagıdır" yazsa da, pek doğru sayılmaz. Kupe takmayi zaten son 2 yıldır pek tercih etmiyor.

Kitaplari yarim birakmaz, Da Vinci sifresi isimli kitabı yarim bıraktigi her yerde yazsa da , 2 gunde bitirmistir. Cok kitap okur. Evinde kocaman bir kutuphanesi vardir, eger bi kitaba ara verirse mutlaka ruh haline gore dogru zamanda okumaya devam eder. Kimi zaman ayni anda 4 farklı tarzda kitap okudugu bile olur.

Bitki caylari icmeyi tercih eder. misafirlerine karıştırdığı bitkilerden çaylar yapmayı ve ikram etmeyi çok seviyor . mutlaka da içen kişiler begeniyormuş.

Alkol, sigara kullanmaz, bu tip ortamlara girmeyi tercih etmez.

Gece disari cikiyorsa , bir sanatsal etkinlik icindir .


Sıkıntılı oldugu anda maviyi tutar diye bir batıl inancı yoktur.sadece mavi rengin negatif enerjiyi polarize etme ozelligi ve bogaz cakrasi icin dengeleyici olmasindan dolayi kimi zaman (Özellikle studyo kayıt dönemlerinde) mavi şallar kullanmayi tercih eder.

Annesinin adi ayser. Şükroş degil.

Gulcin evlilik plani yapmiyor. Gruptan ayrilmasinin ozel hayatiyla ilgisi yok.

Cok romantik ve duygusaldir fakat farkli ifade sekillerinden hoslanir.

İyi huylu ve bariscildir. Kimseye kusmez fakat iletisimde olmamayi tercih edebilir.

Mukemmeliyetcidir. Ayrinticidir.

Gulcin 30.10.1985 te istanbul ‘da dogmustur.

Kendinden yasca oldukca buyuk 2 ablasi vardir.

Onun icin en onemlisi her ne olursa olsun durustluktur.

Yoga yapmayi cok seviyor.

Jazz vocal dersleri aliyor, daha onceki yıllarda da san dersleri almistir.

Gulcin icin hayranlarini mutlu edebilmek cok buyuk onem tasiyormus hayranlarinin yipratildigini gormek onu en cok uzen noktaymis.

bir erkekte dürüstlük ve ruh olgunluguna çok önem veriyormus, zeki, anlayışlı , açık tenli ve geniş omuzlu erkekleri çekici bulurmuş.

MSN kullanmıyor.

facebooktan hayranlarıyla iletisime gecmiyor. sadece ve sadece bu sayfayi ozel olarak kontrol ediyor. diger fan sitelerine ve sayfalarına da zaman buldukca göz gezdirmeye çalışıyormuş.

sanıldıgı kadar buyuk bir pembe takıntısı yok.

sağlıklı yaşama çok önem veriyor. bir insanin kendine en iyi şekilde bakmasi gerektigini, bunun yasama en buyuk borcumuz oldugunu dusunuyor.

sahneye çıkmadan önce mutlaka dua ediyor ve kuliste taze zencefil çayı iciyor.

kulise çok çiçek geldiginde alerjisinden dolayı rahatsız olabiliyor .

kaktüs koleksiyonu yapiyor.

kendine özgü kekler yapmayı çok seviyor.

evlenmeyi düsünmuyor ve Türkiye'de yaşıyor.

reiki ile ilgileniyor.

ilk tanıştığı kisilere karşı gözlemci bir yaklasimla baktigindan dolayı çekingen olabiliyormuş.

Read More

ENLERIM...


1. en sevdigim sarkıcı: Ledisi
2. en sevdigim aktor: Ralph Fiennes
3. en sevdigim film: Healer
4. en sevdigim moda tasarimcisi: Stella McCartney
5. en sevdigim cizgi film: Flintstones (Tas Devri)
6. en sevdigim super kahraman: Superman
7. en sevdigim parfum: Armanı "Diamonds", nina ricci - nina
8. en sevdigim araba markasi: Anadol -yerli malı, yurdun malı ho ho ho!!
9. en sevdigim kitap: Desmond Morris - Çıplak Kadın
10. en sevdigim yazar: Shirley Maclaine
11. en sevdigim hayvan: Kedigiller
12. en sevdigim tatil yeri: Antalya
13. en sevdigim ulke: BAE (turkiye dısında)
14. en sevdigim sehir: Dubai-İSTANBUL
15. en sevidigim spor: Sadece spor degil, bir yasam sekli olarak "yoga"
16. en sevdigim telefon: Blackberry
17. en sevdigim bilgisayar oyunu: Magic gem & Bullet proof
18. en sevdigim dergi: National Geografic & GEO
19. en sevdigim yemek: zeytinyaglı vişneli yaprak sarma

Read More

GEFC için özel ...

GEFC: Hayatını özetleyebileceğin bir söz var mı, varsa nedir ?

Gülçin: Bir kamikazeye binmis gidiyoruz işte! İnişli yerlerde çok ürkmemeye bu şekilde güçlenmeye çalışıyoruz diyebilirim.

----

GEFC: Hepsi grubunun tatlı, sempatik ve çocuk ruhlu kızıydın.Şimdi tek başınasın.Yine çocuk ruhlu mu olacaksın bu işte yoksa daha farklı bir çıkış mı yapacaksın ?

Gülçin: Çocuk ruhum hiç bir zaman ölmeyecek insallah, çünkü hayal gücü ve olgunluk bence bu yoldan geciyor. Ne kadar örselensek de , hala guclu ama yumusak , olgun ama cocuk gibi sevgi dolu , her ne olursa olsun temiz ve meraklı kalmamız gerektigini dusunuyorum. gulen gozlerimin ardında cok duygusal ve yıpranmamak icin savasan biri yasıyor.cocuk gibi enerjik ve heyecanlı gorunebilirim kimi zaman ama Aynı zamanda her zaman gostermedigim ozel oldugunu dusundugum oldukca disi olgun bir yanım da var. Aslında 24 yıldır yasıyorum ben, cocuk degilim.Bu benim. Kendimi kalıplasmadan size oldugum gibi sunmak isterim insallah.

----

GEFC: Hayatta yaptığın ve keşke hiç yapmasaydım dediğin bir olay veya anın var mı?

Gülçin: Keşke demeyi kendime yakıştıramıyorum. Her yaşadıgımı bir avantaja cevirmeye ya da bardagın dolu tarafına bakmam gerektigini biliyorum. O yuzden bulamadım simdi.bir de ne yaparsan yap, olacak olacaklar derim ben.

----

GEFC: Albüm hakkında hiç bilgimiz yok, kısaca albümün içeriğini özetler misin ?

Gülçin: Açıkçası ben de albümle çıkmak isterdim fakat yetismiyor single hazırlıyoruz. album yapmak tek kisinin tek basına yaptıgı bir is degil tabii. Calısıyoruz. Ama ben ,biraz da duygularımı hissettirmek isterim. kelimelerimi paylasmak isterim. kendi yaptıgım birseyleri de dinlersiniz .

----

GEFC: Türkiye'nin tüm illerinde bedava konser verme teklifi gelse kabul eder misin?

Gülçin: Yeter ki profesyonel bir organizasyon, keyfi yerinde olan iyi bir orkestra olsun. Paraya ihtiyacım olmasın.Bir de sizler...Ben hic bir zaman paragoz olmadım ki ama gelen parayı bagısladıgımız yardım konserleri bana daha mantıklı geliyor.

----

GEFC: En beğendiğin ve bizlere tavsiye edebileceğin kitaplar nelerdir?

Gülçin: Ben cok severim kitapları biliyorsunuz bu zor ve cok da degerli bir soru. Leo buscaglia – sevgi icin dogmak. bunu herkes okursa resmen dunya degisir.

----

GEFC: İlk albüm demek ilk deneyim (tek başına) demek albüme herkesten farklı neler katmayı düşünüyorsun?

Gülçin: Özgürlük sınırlarının elverisli olmasıyla ilgili farklılasmak . zaten her bir birey farklı istese de istemese de. Hepimiz ozenle yarratıldık.yani ne yapsam eminim ki farklı olacaktır.benim icin birseylere benzememesi de onemli. Bunun icin cesur olmamız da sart calıstıgım kisilerle beraber.bakalım neler oluyor...

----

GEFC: Yalan soylemeyi sevmedigin halde hiç yalan söylemek zorunda kaldın mı ?

Gülçin: Olmustur malesef.(bu soruyu cok dusundum hatırlamıyorum dememek icin kendimi paraladım)Arkadasım alıs veristeyken aradı, yetisip acamadım, o arayınca dogum gunu hediyesi almam gerektigi gercegiyle yuzlestim, hediye aldım, sonra geri aradım ,ben de tam sen aradıgında sana hediye alıyordum dedim. Aslında “”ben de sen aradıgında tam sana hediye alıyordum” demem gerekiyordu. Agzımdan cıkarken neden boyle soyluyorum ya dedim . arkadasım da sevindi. Ama bunu da gormus olucak.saklamıyorum. bu kucucuk yanlıs icin bile kendime kızıyorum ama internetten bazı yalanlarla karsılasıyorum icler acısı.amac ilgi cekmek mi, ben gibi hissetmek mi, nedir anlamıyorum ama kendiniz olmak herseyden daha eglenceli buna emin olun.o yuzden bunu anlatmak istiyorum.
kucukken duvarlara pastel boyalarla her zamanki o meshur ev ve bulutlar gunes vs cizdigimi hatırlıyorum. Bir kac kez azar isitmistim. Bir gün babam “bunu kim yaptı?” diye sordu. Ben de bir sure dusunup, karar verip “ben yaptım” dedim . ama gercekten cok utanıyordum yapmamam gerekiyordu ama cok zevkliydi cizemeden duramıyordum. Kagıt degil duvar olmalıydı! Babam da “ aferin kızım. Sen yalan soylemedigin icin sana kızmıyorum eger hep dogruyu soylersen bedeli agır olmaz bir daha yapma soz ver bana .” Demisti. Ve o gunden beri hep aklıma o an gelir. Ailem de bana cok guvenir.Bu o yasta aldıgım o komut, tum hayatıma ve icime oturmus Ama babam dogru soylemenin bedellerinden bahsetmemisti. Bazen acı da olsa dogruyu soyleyemezsem yerimde duramam.Simdi insanların yalanlarından sonra cektikleri agır yuklere bakıp uzuluyorum. uzulup aslında sarılmak istiyorum. Buna gerek yok. Ben kimseyi kendimi yargıladıgım gibi yargılamıyorum. sadece dogru sekilde soylemek gerek... herkesim haklı oldugu yanlar vardır.

----

GEFC: Eğer geçmişte bir gününe dönme şansın olsaydı hangi güne dönmek isterdin?

Gülçin: Dusundum de, dönmek istediğim bir gün malesef yok. Doya doya yasamak bu olsa gerek.

----

GEFC: Fotoğraf çekmeyi seviyorsun, bu işe ne zaman merak saldın ve nasıl fotoğraflar çekmeyi seversin ?

Gülçin: Acıkcası ben fotograf cekmeyi hep sevdim de, makinenin ya da fotografın kalitesinin vs. Onemi yoktu benim icin. Oyle bir kompozisyon yapıp ufak pembe bir makinemle ooyle her insan gibi cekerdim yani. Hala da fotograf cekmeyi bilmiyorum ben.makine cekiyo diyorum ben yapmadım diyorum simdilik.sansa cekiyorum. Ben fotograf cekmiyorum.sadece makinem var.ama bir gün cekecegim.

----

GEFC: Kıyafetlerini alırken nelere özen gösterirsin marka mı yoksa seninle uyum sağlayan bir kıyafeti mi tercih edersin?

Gülçin: Marka benim icin onemli degil. Sevdigim begendigim giysiler oldugunda , genelde gri ve birbirine benzeyen seyler oluyor son 2 senedir, defalarca giyip duygu yuklemeyi , yıkadıgımda sevgiyle bakıp , giysilerime bagımlı olmayı severim. Hatta aynı seyden bir kac tane aldıgım da oluyor.Sanslı dans giysilerim vardır senelerdir. Benim icin giysi sadece sevdigim kılıflardır. ben icindekine bakarım, rahatlıgına bakarım.enerjisine bakarım.ilk rengine bakarak secerim sonra kuması yumusak olmalı.

----

GEFC: Single hazırlıkları sürecinde parça seçimini, bir nevi tarz seçimini kendi hislerine ve tarzına göre mi Türkiye koşullarına göre mi yaptın ?

Gülçin: Singleda herkesi yakalamam gerekir ki, sonra albumde istedigim ozgurluge sahip olalım. Benim icin hit sarkı yapmak , tutan birseylere benzemesi demek degil. Cok daha derin .

----

GEFC: Şuana kadar bir çok fanınla konuşmuşsundur . ( konserlerde, imza günlerinde vb.. ) Bu fanlarından Seni çok etkileyen bir söz söyleyen var mı ?

Gülçin: Sen benim yasama sebebimsin , her sabah senin fotograflarına bakıyorum , senin sayende guluyorum gibi cumleler beni kalbimden vuruyor. Birinin beni dusunerek hayata baglanması , guc bulması kadar guzel ne olabilir? En zor anlarımda bunu dusunuyorum.Sadece bunu amac edinip yasayabilirim. Bence oldukca zor ve ciddi bir yasam sebebi.Bugun de “sen single ya da album yap fark etmez yeter ki icindeki yasam enerjisini kaybetme “yazmıs biri. Ona sarılmak istedim resmen. Cok duygulanıyorum bazen. Hepimiz birseylere birilerine salt sevgimizi verme istegi duyuyoruz, bu sevginin karsılıksız olmadıgını bilmenizi isterim.

----

GEFC: Single çıktıktan sonra hemen televizyon programlarına çıkmayı düşünüyor musun? Yoksa albüm çıktığı zaman mı seni görebiliriz?

Gülçin: Tabii çıkarım.

----

GEFC: Bugüne kadar senin için hayranlarından gelen en çılgınca şey nedir ?

Gülçin: Benim hayranlarım hep cılgındı, “benimle evlen” diyen kızlar, 5 yasında sana asıgım diyen kucuk yakısıklılar, alısveris merkezinde kosup belime sarılıp seni cok seviyorum gulcin diyenler, karda kısta saaatlerce bekleyen , konser izletmeyip heyecandan bu ayakustu durumu fotograf cekimine cevirenler...:) beni gorunce dilini yutup ne yapsam da konustursam, rahat hissettirsem diye dusunmemi saglayanlar...evin onunde gulciiiiiin gulciiiin diye durmadan bagırıp benim tum mahalleye karsı “kusura bakmayın gurultu yaptık ama!” İfadesiyle bakmamı saglayanlar...her turlu bilgiye ulasmayı basarabilenler var. karton Maskeler takıp korkunc gorunerek aynı zamanda beni cok mutlu edebilen tek insan öbeği bu kitlede.Sizi seviyorum Sanırım en cok guldugum coraptı. Cizgili bir corap.giydim de. Sayısız kupe ve bileklik geliyor.Hey hoo lets go yazan sweatshirtler yolladınız giyip myrthe’ye dondum hey ho lets go dedim, yogaya gittik. Boyle maceralarım var.en sevdikleri oyuncaklarını aslında kıyamayacakken sevgilerinden bana yollayanlar var icim parcalanıyor. Yalnız benim fotograflarımı arsivleyip bana neden gonderdiklerini pek anlayamıyorum. Bir ara hic gormedigim fotolarımı ve haberleri sizin sayenizde biriktirdim.sagolun istesem bulamazdım iyi oldu. Basın takipten sorumlu kisilere selamlar.
Evim cop eve dondu dag gibi annem saklıyor sizin mektuplarınızı , mutfakta duruyo bir kısmı su anda! yaslanınca bakarsınız bana artık, kafamı hala okuyup bitiremeyecegim sayısız mektupların arasından cıkarırım. Sukurler olsun ki internet var yoksa bir ormanlık agac kadar mektup vardı simdi evde. cevap yazmaya kalksam, katip olurum. Hayatımı yazmaya adarım yani.
Bir de dogum gunumde rahmetili kedimin resmini cizdirmesin mi dilek! Sete getirdi, dizi setinde merdivenlerde gozlerim 2 cesme oldu. Sahneye girecegim, gozlerim sisti...
dogum gunu pastası mı istersin, kocaman degil devasa diyorum devasa! ziyan olmasın diye ne yapacagımı sasırdım. Her yer krema ...
Sizle yasadıklarım her zaman benim icin ozel oldu. O yuzden beni desteklediginiz icin, benimle beraber yasadıklarımızla yıprandıgınız, sabrettiginiz , bana inandıgınız icin cok tesekkur ediyorum.iyi ki varsınız. Bana yasattıklarınız sayesinde ben de guluyorum.sizi asla uzmek istemem, cunku benim icin cok degerlisiniz. Bunları zaten ben hep soyluyorum ama siz duymuyorsunuz. Siz de dileyin ki, cabuk kavusalım sorularınız cok guzeldi ,tesekkurler. :)




GEFC - Dilek Yıldız

www.gulcinergulfanclub.com

Türkiyenin en büyük Gülçin Ergül Fan Ailesi

11 Nisan 2010
Read More

BENİM DÜNYAM


bir tanecik dunyam var
kusagindaki renkleri paylasarak yitiren
bizden cok cok buyuk olup
kucagimizda kuculebilen...
kocaman gorunerek 
minik kucaklar bekleyen,
goz yaslari buzullardan
ozu topraktan akan dunyam...
gun be gun yaslaniiyor.
hayati hizlandikca turu azaliyor.


o, bizim dunyamiz 
kiminin daginik dunyasi
benim duzenim
esasen sahiplenenindir o.
catisiyla bahcesiyle besleyenindir.
rengiyle giyinip kusananin, 
bu dunya pembesini gozune perde yapanin degil gercek gercekle ogrenenindir yasamayi.
biyolojik dengesinin bozulusunu kabul edip harekete gecenindir.
vahsiligini goz ardi etmeyenindir kaplanlar..
zekasini kucumsemeyenindir domuzlar...
elmasini ve armudunu ayirip secebilenindir gercek.
dunyanin renkleriyle seckin gercekler beraber yasarlar kimileri aldanirlar.
elimizden ne gelirse ,
iicimizden gecip donuyor
defalarca , kendi etrafinda 
gelecegimizle ittifakta..
hepsi ayni seydir esasinda!

insan olmanin sirri , dunyayi hor kullanmak olmamali!
hayvanlar ona pek iyi bakiyorlar.
o yuzden,eger arabadan attigi izmarit yangin cikariyorsa o bir insandir diyebiliriz artık, belki de!
o yuzden , her " extra somurucu, "tabiatiyla-tuketici" insanin bosalmis ambalajı bir saniyede kirletiyor , dagitiyor dunyami.
temizlik hastaligindan suyumuzu bosa akitiyor cahillik ...
plastikleri pek de seviyor,
harciyor dunyami bu illet riyakarlik ...
"iste bugunun insani."
o insan iyi bir insan olamiyor dunyama.

o insan, asfalta pecete atıyor, 
donüsecegini iddia ederek benle munakasaya giriyor.
cocuklarina yarayamadan pir gocuyor... 
kar etmeden caliyor ucuruyor dunyamdan
manzaramizdan, solugumuzdan...
ve en onemlisi de...........

esas insanligimizdan...



<>

5/ekim/2008
Read More

yalancının mumu...


Yadsi zamani gelince, mumu sönen yalanci, 
" evet mumum söndü cünkü yalan söylemiştim " mi der?
o farkındalık , olgunluk , vicdan , ego barışı, ve dürüstlük yalancıda aranır mı?
yoksa mumunu yakma çabası ve kaygısıyla, yalan söylediğini inkar ederek , bir de üstüne , suçlu güçlülükle yalan söylemeyi mi abartır?

böyle bir durumda insanlar da art niyetin böylesine inanamazlar ve ne yazık ki bir kısmı haksıza hak verir ...
art niyeti amacına ulaştırırlar...
bu kadar sillesini yememislerse , nereden bilecekler art niyetin katakullilerini?


Gülçin Ergül
10.04.2009 
Read More

ne dumanı kaldı o atesin ne de rüzgarı...fumo-chariot


sensizlik uyuyormus pusuda
dumanima atesten duyulmayan sesim
yumusak tuylerinden icine ulasamayan elim
seni oyle cok seviyorlar ki
uzulemeden ayin oluyordum sana basli basima...
ister istemez ugurluyordum ulasmaya calisirken...
o merdivenleri bir bir inmeden
aciyi efendin bellemeden gitmeliydin hemen
dogrusunu sen biliyordun...
ve herseyde bir hayir oldugunu gosteriyordun...
dumanim tuterken; insanlara yetecek sevgim kalamiyordu
simdi, tutecek dumanim olmadigina ve,
yanmis gri tuylerinin atesi sondugune gore...
nereye harcayacagimi bilemedigim sevgim kucagimdan tasarken
koparilip eksiliyor sevgi sistemi organlarim

vaadettigim dumanla donatilmis parlak gunler 
dumansiz sonuk gunlere yenik dustu 
kazanamadik tarottaki chariot kartini simdilik beraber ama
ant iciyorum ki , kavradigim gibi avlayacagim onu.
ters donmusleri kaderle asacagim bacagindan 
sadece hic birsey yapmayarak...
benim kucuk dumanim iz birakacak isiyle her gittigim yerde 
sesimi dumanli ruhumun soluguyla doyuracagim 
inan ki sonunu bilmeden yasayacagim senle.
pes etmemis ama yeter ki sen aci cekme diye olumu kabul etmis bir sahip olacagim sana.

bakiyorum da ; dile dusuruyorum kendimi perisanligimdan 
bi de beni bile dusunuyordun birakirken vasiyetini
ben, kahvenin yanındaki biskuviydim
sen ,hemen gidip beni sevindirmenin pesindeki
dengeme karsi etkili bir altin vurustun .
ironiyle donakalmis bir katilik uzerimde.
"seni ayaklarimda ziplayinca da seviyorum lutfen ayaklarimda zıpla.......! "
diyecektim zamaninda. 
sonucunu bilerek uzun bos sozler soylemedim
o baska kisilerin pek sevdgi bir is...
tenezzul etmeyip yardim istemek adina giki cikmayan o kedi,
simdi caresizce aciyla mirildanip 2 tuylu pati adimi atip da icine giremedigi kumu isaret ediyordu bana yine o anlamli gozlerle
canimdan cigerimden sokup ettim o kucucuk yardimi
varimi yogumu serdim avcumdan
bir donumluk anlami goren o gozler ,kumlar icinde acida odaklanmisti bile
mucadele edecek gucu kalmayip yapacagi son seyi yapiyordu
oylece kalakalmis olumu bekliyordu kumda soguk bedeniyle
dingin bir bas egme ayini yaptik beraber
ellerimle akittim onu tasima kutusuna
doktora biraktim sabaha dek iyilesegine dair duyumlar alip
guvenmistim ... ne kadar da ahmakmisim.
kucucuk kedimi tek basina veterinerde olumle savasa birakmisim
kendinde olmasa da avcumla orda bitmeliydim
ne ihtiyacini giderebilmisti bu hayattan ne de amacini yaninda goturuyordu.
yitmeye yaklasmanin verdigi soku alip gitti
Suskun bir nefesin kurbaniyiz simdi
ardil yasamlar yasamaya öldün hatta öldük belki de senle.
dun vardin bugun yoksun diyen..
boylesi bir agirlik iste .

ah benim minik, tuylu oyuncak kedim
sanki o olmez gibiydi 
penceresinden uzakti karanliklar
ilk yagmurunu gorunce de tutmaya calismisti
olumu de tutamadan gitti.
Read More

ÇÖREKLERİ VE LİMONATALARIYLA MESHUR KEDILERİM...


hafif bi serinlige ihtiyacimiz vardi, ben ve yeni kedicigimin...
yorgun kontrolsuz bedeniyle, devrilerek her uyuyusunda annesini 
goruyordu belki de...
o sicakliktan, ilk askindan ayrilirmiscasina koparak geldi bugun.
5 saat suren uzun su icme faslindan sonra yanan icini sonduren kucuk 
gri kedicik, tum evi saatlerce arsinlayarak yeni coplugunu kesvettikten sonra ,
yardimlarimla cikmasina veshile oldugum ,
onun boyuna gore epey yuksekte olan pencerenin ,
mermer kenarinda uykuya daldi, yaklasik 2 saat kadar uyku halinde 
huzurla bulustu.
orda aradigi esintiyi bulmus olsa gerek ki, bir sure sonra kendi 
basina tirmalamamalik denen zimbirtiyi ,
adeta bir yangin merdiveniymis gibi kullanarak oraya tirmanmaya 
calisiyordu.
kahkahalarim esliginde , tekrar ona gore buyuk olan ellerimle , bir 
yardim eli oldum ona.hatta soyle diyelim sedye oldum ona.
simdi yine uyuyor , gobegini serin mermerde sogutuyor, esintiyi 
tuylerinde hissediyor kerata...

ya ben? benim esintim nerdeydi?
matruska olmak isterdim ben de. o benim kedim, ben de bir baskasinin 
kedisi olmak isterdim.
ama bu matruskalar 3 kisiden olussun lutfen,!!!! o da baskasinin 
kedisi olmasin.
beni buyuk elleriyle yuksek pencerelere cikarip gozetsin , sevsin, 
beni kediymisim gibi karsiliksiz sevsin istiyorum.
zaten ordayim ben. ben zaten ordayim gercekten.
napalim artik ben senin kedin de olurum annen de fumocum sen yeter ki 
tombili rahmetli kedim Loco gibi disi kedilerin cazibesine kor kutuk 4 
kat yukardan atlayip kafa ustu cakilma.:(((
kediler de 3-4 kat mesafeden atlamakta zorluk cekiyorlarmis,oysa ki 
3-4 kat mesafeden daha az derinlikte bir uzaklik,
ve 8. kat gibi bir uzaklik onlarin dengelerini bulmalari icin gerekli 
olan donus hamlelerini ve planlamalarini yapabilmeleri icin idealmis.
kediler bu sartlarda evet 4 ayaga dusuyorlar. ama LocO Talihsiz bir 
azgin kediydi.
hayir yani adini bosuna loco koymadik , bir deli cilgin psikopat 
kediydi ki sormayin,
ayni zamanda aaa hakkini yemeyelim, sanatci ruhlu bi kediydi,
hoperlorlere kulagini dayardi sanki benden daha fazla duyMUYORMUSSS 
gibi...sagir degildi masallah ama oyle de iyi bir dinleyiciydi.;)
lap top u kapatma dugmesini ogrenen bir kedi olabilir mi?
o bunu kasitli olarak yapiyordu onla ilgilenmem icin her seyi 
yaptiktan sonra,
yeterli ilgiyi alamadiysa. bu yola basvuruyordu.
yanimda yatip koluma asker arkadasiymisim gibi patisini atarak mouse 
u manzaradaki ucan kus misali izlemesi de ayri bir zevkiydi tabii
.bir de camasir makinesinin karsisina gecerek bir dans gosterisi bir 
muzikal izlermis gibi buyuk bir ilgiyle izlerdi.
kafasinin cizdigi daireleri havada gorebiliyorsunuz tabii izlerken...
dondurmayi cok seven Loco, karsisinda onunla paylasmadan dondurma 
yiyen biri olursa,
gozlerini kisarak kin dolu bakislarıyla , ve aglayan ifadesiyle 
vicdan azabindan oldurme yontemini kullanirdi.
en nihayetinde basarili da olurdu. belki bir kulah dondurma asla 
yiyemedi ama erimis 5 damla dondurma yedigi olmustur.
kedilerin dillleri tatliyi ayirt etmeye pek elverisli diilmis ama 
Loco nun dondurmayı sevdigi bir gercekti.
bugun mukafat olarak bir iki damla da fumoya verdim bayildi. 
parmagimin tadi da oyle saniyordu sanirim, dondurma bitince ısırıyordu.
Onun bir insan parmagi oldugunu o da ogrenecek.
belki de soguk ve nemli yerleri seviyordu loco.insan irkinin "tuyleri 
de daha uzun olsun bu kedilerin yahu " diyerek urettigi bir turdu 
sonucta
bir afrika kedisi olsaydi 9canli olurdu.
oysa ki bizimki 2 canliydi, su disilere atlama olayini 2 kez 
deneyebilmisti 9 kez degil.
kismet diilmis.erkek milleti degil mi, zamparaliktan vazgecmesi biraz 
guc oldu. bu olaydan feyz alan insan erkekler de vardir insallah...
ve neyse o tuylerde sicaklarda havale geciriyordu
nerde kuytu, kose, tas, mermer, dus...orda loco mubarek.
kuvette lavoboda yatarken ya da damlaya damlaya gol olmasin benim 
migdeme gitsin fikriyle tunedigi lavaboda musluktan damlayan sulari 
icerken bulabilirdiniz onu. .
bi kere de televizyonun camli dolabina baya uzaktan son suratle kosup 
kosup bir carpti,
beyin kanamasi gecirio sandim , herhalde kendi yansimasini gormustu 
uzaktan.
Loco bir durakladi, yuzunu turk filmlerindeki gibi iki avucumun 
arasina alip " Loco goruyor musun ? yasiyor musun? iyi misin? " diye 
acikli bir sesle yakardim ama ambale olmus bi ifadeyle bana bakiyordu,
konusmasini mi bekliyordum bilmiorum bu kapasitesinden fazlasiydi ama 
uyusmustu herhalde.
o anda kac beyin hucresi olmustu acaba o yaramaz kucuk beyninde? 
saatlerce bunu dusunmustum. benim yaramaz kedim zekasindan mi 
kaybetmisti bir darbeyle acaba...
trajikomik. neyse ki biseyi yokmus. ne kadar cok seviyorum 
LOCOyu.cumlemden anliyorum hala kabullenemedigimi.hala yasiyormus 
gibi. ve hala bana bakiyor cunku beraber cekildigimiz bir fotonun kara 
kalem calismasi cerceveli bir sekilde bas ucumda asili.aldigim en 
guzel hediyelerden biriydi. aldigimda cok aglamistim. benim bence 2 
kedim var.
simdi de avuc kadar boyuyla daracik pencere kenarinda yaylada yatarmis 
gibi yatan fumo uykusunda kolunu bacagini sarkitmis, yataktan bile 
henuz ustaca atlayamiyorken,
pencerenin kenarindan duserse Loco nun eceline kavususu gibi ayni 
kadere sahip olabilir.ALlah korusun ...aaa!..
her an gozum ustunde. dilimiz yandi ogrendik...

İNANAMIYORUM. fumoyla bugun tanismamiza ragmen kucuk patileriyle 100 
adim uzakliktaki kumuna gidip coregini kondurmus.
benim LOco cugum bunu yarim yilda ogrenmisti, diyorum ya, psikopatti 
yaa...
inadina gozumun icine bakarak malum anladiniz ne yaptigini....ama 
iste kedi dogasina gore isaretleme yapiyordu kizginca. psikolojik 
problemleri vardi ben ne yaptiysam yaranamadim.
beni de ona meydan okuyan buyuk bir kedi rakip olarak mi goruyordu 
acaba hahaha ?
annem de loco her nereye giderse gitsin oraya oturma buraya oturma 
diyerek surekli rahatini bozuyordu.neymis efendim tuyleri dokuluyormus.
iran kedisi tabii dokulecek genleriyle oynanmasaymis..bir bakimdan , 
iyi niyetli olsa da annemi dusununce kurtulmak icin atlamis olabilir 
diyorum.????!!!!!
simdi elmaira gibi ifade ettigime bakmayin, ben kedim icin her zaman 
en iyisini basarmaya calisan cok guclu bir duygusal bag besleyen ve 
yitirdiginde de uzuntusunu ustunden zor atmis olan bir sahibim.sadece 
pek disa vurumcu diilim bu konularda bazi insanlar da, "gulcin 
hic uzulmemisti gulerek anlatiyordu " seklinde bir izlenim edinmisti. 
insanin ici hindistan cevizi gibi farklı olabiliyor disi sacakli sert 
kahverengiyken oysa ki ici sulu ve acik renk olabiliyor.keza annem de 
oyle loco icin cok agladi.bu sefer daha temkinliyim. kitaplar okudum, 
tecrube kazandim ve bu sefer kedim tuvalet egitimli ve 3 aylik olarak 
elime geldi. ve 2 kerede kumun yerini ezberledi. bunun olabilecegini 
hayal bile edemezdim bir anda su kucucuk kediye tapasim geldi, bazi 
insanlara ders verebilir. kediler benim icin de kutsaldir.

EN KUCUK KEDI BILE BIR BASYAPITTIR.DA VINCI

BIR KEDI BESLEMEK 1000TANE FARE BESLEMEKTEN IYIDIR.bir norvec atasozu.

rahmetli kedilerim;
LOCO & Fumo-chariot'nun anısına...

2008 temmuz
Gülçin Ergül
Read More

aşkın tanımı


* Aşkınızın son kullanma tarihi ne zamandır?
GÜLÇİN: Aşk bir konserve olsaydı, üstünde son kullanma tarihi yazsaydı yine de alır mıydım acaba? İnanmak istediklerimizdir bizi aşka sürükleyenler.Bir gün inançlarımıza küsüp sadece bir bağımlılıkla baş başa kalmışsak, son tarihine daha da yaklaşmadan, hem yüzümüzü hem tadımızı ekşitmeden ipi kesmek gerekir.
* Kraliçe, prenses, büyücü, savaşçı. Hanginiz hangisi olurdunuz? Neden?
GÜLÇİN: Büyücü. Spritüel, mistik şeylere, parapsikolojiye çok meraklıyım. Normalde insanların bilmeden saçmalık diyebileceği şeylere ilgim var “Kalpsizsin” klibinde biz gerçekten kendi çapımızda voodoo da yaptık. “Smallville” dizisini çok severim orda cadı oldukları bölümü severek izledim. 
* Bir ülke hayal edin ve bu ülkeye bir isim bulun? (Sizin ütopyanız olsun)
GÜLÇİN: Herkes gerçek, yalın olsun. Değişimin farkında olan ve bütünlüğün tadını çıkaranlar yaşasın bu ülkede. İnsanlar art niyet nedir bilemesin, doğaya kendilerini emanet etsinler. Trafik hiç olmasın ama yine sevgi dolu çok sayıda insan olsun. E bu duruma uygun düşen bir ismi de olsun ülkemizin: “SALT ”
Edebiyat
* Bize birer tane bir paragraflık minik şiir yazar mısınız?
GÜLÇİN: Kuru lokmalara küçükse bedenin,Acıtır, canı boğazından geçeni Nedeni çoktur doymayan nefsin Hesapta büyümektir keskin Eli açıktır müptelalık damlatırken şevkin , Okunur gözleri felfecri geri alırken zevkin Bu şiiri 31 Ocak 2007′de yazdım
Kimya
* Aşkın kimyasını anlatır mısınız?
GÜLÇİN: Bir tutam pembe boya, 1 prenses öpücüğü ve 1 kurbağa. Yeterince kirletilmemiş berraklık için ve fıkır fıkır kaynamak için maden suyu, ateş, barut, kapalı küçük kutular. Hepsini cadı kazanında karıştır, patlayana kadar çıkan dumanı sis niyetine kullan ki aşk olsun.
* Dış görünüş sizce ne kadar önemli?
GÜLÇİN: Atıp tutmak kolay sipariş verirmiş gibi. Gönül aka da konar… konar işte! Burada mesele şudur; ihtiyacınız çapkın ve yakışıklılığının farkında olan bir erkek mi, yoksa alçakgönüllü, dış görünüşünü kullanmayan bir erkek mi? Tabii koskoca erkekleri 2 gruba ayırmıyoruz, her şey siyah ya da beyaz değil başka çeşitlemelerle dolu erkekler.

* Bir sonraki hayatınızda bir hayvan olsanız, hangi hayvan olmak isterdiniz? Neden?
GÜLÇİN: Kedilere aşırı sevgi duyuyorum
…………………………………………………………………………
Şu aralar en çok kullandığın sözcük ne? Bu sözcük bizim hayata bakış açımızı anlatıyormuş…
“Ondan sonra” diyorum hep. Gerçekten de hep sonrasını düşünen bir insanım. Bu yüzden insanlarla anlaşma sorunu çekiyorum bazen.
Aşkın beş halini anlatır mısın bize?
GÜLÇİN: -i, -e, -de, -den:) Aşkın yalın hali bence yok. Bu, yaşanmamış hali, platonik, tanıma süreci, sevgi bölümü ve hayal kırıklığı:)
Gazeteci olsan, kendine nasıl bir soru sorardın?
GÜLÇİN: En çok hangi şarkıyı söylemeyi seviyorsun diye sorardım.cevabını bulmak da cok zor.

2008 YILINDA YAPILMIS BIR ROPORTAJ
Read More

küçücüklük

Kücücüklük nasil birsey acaba? bilgin kesilmis kabadayi yurekli kücücüklük... 

Tek gürültünün cocuklara ait oldugu , agaclarla dolu olmasina ragmen yine de kirli havasiyla yasayan o kucucuk koyde, camura egilmis kucucuk bir cocuk, elinde comagiyla kucucuk oluklari kurcalamaya calisiyormus. kamyon tekerleklerinden fışkırarak sıçrayan camurlar , oyunuyla topraga meydan okuyan kucucuk cocugun oyununu hic mi hic etkilemiyormus. O, derinlestirmeye calistiklari oluklarin bir doga abidesi olan toprak ananin kucuk yaralari oldugunu saniyormus.hayal gücüyle yaratiyormus art sanatini. kurcaladikca cikacak olanlar, suprizlerle dolu bir sonuc olacakmis onun icin. dört gözünü ve kulagını acmiiiiissss, gözluklerini de takmisss, işitiyorum ama belki bugun ben de duyarim diye umarak,beklemis. belki bir AAA sesi gelir, ben de bunu kullanirim, mahalledeki tum cocuklara dagitirim diye beklemis calistikca. buyuyen merakiyla kuculuveriyormus oysa. hic bir oyun bu kadar kucultucu olamamıs simdiye dek. hic bir oyun bu denli uyku sökücü olamamıs yastıgından. her gece yapacagi minicik kazilari dusluyormus bu kucucuuuuuuuk art niyetli cocuk . kafasını koyuyormuş , kararıyormuş teninin rengiyle beraber o sert yastiginda. fark etmeden kisaliyormus. tek arkadasi hirsla her gun oracikta kapanmis camur oluklarini tekrar oymaya calisirken buluyormus kendini. hırsı besliyormus dagitarak, buyutuyormus evinde ve pazarlıyormus dunyada tek arkadasi olan hırsı hatta ailesini bile. kimse soylememis dogaya karsi gelemeyecegini. kimse yaradanin nimetlerinin inkar edilemeyecegini anlatmaya gerek bile duymamis. kitaplari okumamis ruhu. cesarete emanet , cahillige esaret kazmis kuyusunu. tirnaklarinin icinde kurumus toprak parcalari... cikaramamis olmayan vicdanindan delilleri.cikaramamis kucuk ellerini soktugu ceplerinden. ellerinde barindikca buyutmus icinde toprak anayi, dogayi. istese de istemese de... yapmis yapacagini "olmasi-gerekenler" herseyden cooook once. hatta kimsecikler yokken... o kucucuk cocuk her hava karardiginda , en sevdigi renk siyah olsa da, icinden kufur edip eve geri donuyormus. cizgi film izlemek istiyormus o saatte. hayaller beslemek ve satmak... bir sansini denemek icin televizyona ulasmaya calisacakken, uzanamiyormus.olur da zar zor uzanirsa da , dogadan yararlanip , bir avuç su elinde, uretiyormus masallarini. susluyormus, üflüyormuş.fakat her gun kısaliyormus boyu ve en cok da kollari. degil ekrana ya da kadraja, televizyonun dugmesine uzanamiyormus eli. izleyemiyormus ve ruhu fakirlesiyormus. boylece solup gidiyormus.yere gomulmus bir gommedolap gibi surunuyormus yurumeye calisirken. o kadar halsiz kalmis ki bir gun toprakla asla oynayamiyor haldeymis.art niyetininin sanatindan dolayi sökülmus atilmis cani. "kücücüklük" böyle birseymis. kücüklük degil.yasin kac olursa olsun buyuyemeyecek kadar alcaklıkmıs. bilgin kesilmis kaba dayi yurekli kucucukluk... Dogaya meydan okuyamamakmis. yer cekimiden kacip ucamayacakmis. kücücükler tarafından örselenenler biliyormus bunu, ve uyariyormus herkesi örselenmişler... kücücük olmayişimiza sükür edelim. çünkü bizim büyüyecek çok yolumuz var....onlar şimdiden öldüler.

18.01.2009 Gülçin Ergül


Read More

ANNELER GÜNÜ

bugun de ikircikli buhranlarimla basbasa boguldugum bir gun, neyse ki bardagin dolu-toz pembe yarisina bakarsak, yazicaklarim icin bi' veshile oldular. 
ne zamandir dusunuyordum ; acaba yalniz miyim bu konuda ? yoksa her bir eğlemimizde kendimize bencillikten yana bir haz buldugumuzu gorup de kabul edenler var mi ? mesele kendine kendini sorusturmak olunca, biraz fazla durust olmak gerekiyor. oyunuz saygidan yanaysa tabii..

herkesin dunyasi bir baska donuyor , baska iklimler , baska anekdotlar ediniyorlar, kimi zaman ayni noktada bulusuyorlar,farkli zevkler dunyadaki yasamis ve yasayan insan sayisindan da fazla ve degisken.
kimilerinin hayatinda cekik gozler var, kiminde buyuk renkli gozler ama koyu tenler...
tesadufler, farkli inanislar.batil itikatler...kiminde tutunamamis uzun tirnakli penceler evrimlesmis, duvarlardan kayan bu penceler baskalarini da en az kendilerini acittigi kadar acitiyorlar... 
kapanmis kapilar, ya da western filmlerindeki gibi kolay girilebilen kapilar...
kendimizi yatistirdigimiz hatirnaz dost omuzlari ,anlasilmak ve ozel hissetmek istedigimiz anlar var...
ideallerimiz , idollerimiz, asklarimiz var bizi uc noktalara ucuran, hayatin her kosesindeki ogretmenlerimiz var.
iyi bakmamiz gereken vücutlarimizin beslenme ihtiyaclari var...
4 nala yikmak icin kosup da yikamadigimiz duvarlar var ve sonucunda ogrenilip-kabullenilmis caresizlikler var kendimizi engellememizi ve denemelerin sonunu getirmemizi saglayan...kabul bile etmedigimiz sprituel ve somut guclerimiz ve zayifliklarimizla insani duygularimizla biz variz.
her neyse her bir dunya boyle donmeye devam etsin, arti ve eksi kutuplariyla kabul ediyoruz yasami, ve insanlari; gorunuse gore.
ama bu derece bir zigzagli ucusa , bir mucadeleye baska bir dunya uyesi getirmek,ona herseyi ogreten ve ihtiyaci olan herseyi verebilme sozunu etmek, bu sorumlulugu alabilmek cok zor değil mi? bu cesarete emanet bir durum oldugu kadar , saygi duyulasi, kutsal , mucizevi bir hadise.ben de buyuk sozlerle bogazimi zorlamak istemiyorum, ilerde bebegim olacak mi yutar miyim buyuk lokmalarimi merak ediyorum.ama benim zaten cok bebegim var, her gittigim yerde birden belime kadar gelen boylariyla karsiliksiz bir sevgiyle ve cikmamis dislerin gorundugu kocaman gulumsemelerle bana sarilan...siirler mektuplar yazan, fan sitelerine yorumlar yazan , benle her an yasayan... belki de cocuk dogurmaya ihtiyacim olmayacaktir.ozellikle de o kadar cok sayıda ailesiz cocuk yasarken...
cocuklarin olgunluk ve sprituel acidan daha olgun olduguna inaniyorum, buyudukce kuculuyoruz sanki.iste bebekler kirletilmemis olgunluktalar.barbie bebeklerle oynamaktan daha zevkli onlarla oynayabilmek, ve sorumluluk dolu. bir bebek severken uzaktan seviyorum onu narince elini tutuyorum, korunmasiz, mikroplara acik , canli bir mucize karsimda duruyor merakli gozlerle etrafi kesfediyor.bazen de cocuk yapabilmek icin de evlenmek isteyen ciftler oldugunu biliyoruz. belki de bir cok insan cocuk yapmamak gibi sansi olmadigini dusunuyor.
9 ay boyunca bedeninde mucizevi , tum vucudu yenileyebilen , hormonal dengemizi degistiren bi surec yasiyoruz biz disiler. ona bakabilmek icin varimizi yogumuzu ortaya koyuyoruz. her yil da anneler ve babalar gunumuz var iste! karsiliksiz bir sevgi olsa da bu sevgi bir takdir bekliyoruz ister istemez. bazen motivasyona ihtiyaci oluyor herkesin.cunku hic bir evlat, ozellikle anne olmadan ogrenemiyor bu sevgi boyutunu.gercekten aklım pek almıyor bu duyguları yasamak gerek.40 firin ekmek hayatin evresinde sofrada bekliyor.
iste benim de ogrenemedigim sey...insan kendini dogurganliga nasil hazir hisseder? ya da bi baba olarak her zaman orda olabilecek gucu nasil bulur? yoksa dogurganligin neredeyse moda oldugu bu yilda (2008), cok dusunmeden bana benzeyen biri olsun kucagimda seveyim diye bir bencillik de var mi tum bu sorumluluklari silen? (soru bile degil.)biz hormonlu yiyecekleri yerken onlar neler yapacaklar denizanali denizlere acilacaklar, depremden nasil kacacaklar? susuz , nefessiz kalacaklar mi? antioksidanların pesinde mi kosturacaklar?
klasik muzik dinlemek, gelisme caginda kisisel gelisim kitaplari okumasini saglamak, yeteneklerini dogru tespit edebilmek ve yonlendirmek, gorgu kurallarini ogretebilmek, sabir tasi olmak, buyudugunde elinden salabilmek, buyudugunu kabullenebilmek, en iyi okullari ve firsatlari onun icin beraberce secebilmek , her an basina gelebilecek kazalardan onu koruyabilmek,her seye ragmen humanist bir insan yetistirmeye calismak, kendi hayatinin yillarca olmamasi/ tum ilginin bebeginle olamadigi bir buyume sureci, bebege saglikli bir psikoloji icin sonsuza dek anne baba beraber olacagiz sozunu verebilmek? yani bence doğaya doğayla meydan okumak, gelecegi gorerek garanti etmek gibi birsey. (cocuk sayisi kadar kahin yoksa yani...) anne ve babalarimiz hayattayken zamanimiz varken, yitirmeden her saniyeyi onlarla gecirebilmeye calismaliyiz bol bol fotograf cekmeli guzel anıları ve annemize sarıldıgımızda o yasam baglarını hissettigimiz essiz duyguyu hafızamıza hapsetmeliyiz ve hep onlara mutesekkir kalmaliyiz.cunku benim buhranlarim sahsen beni bogdular...onlar ise, o buhranlarin arasindan sadece bebeklerini gorebiliyorlardi.belki ben de birgun oraya gelecegim.belki o gun yanımızda olacaklar belki de olamayacaklar...lutfen bir seyin de kaybetmeden once degerini bilin.

uyu bebek...
gozunu ben kaparim
ellerimle agaclar dikip
kollarimla dallari oynarim 

incitmesinler seni
beni sevdikleri gibi.
seni senle kabul etsinler
degisen hersey gibi..

korumadan seni ...
nasıl ucuriyim avcumdan...
iyi niyetlerim bunlar
kas ama goz cıkaranlar...

koruyup buyutulunce......
uyudun buyudun mu? 

uc.... 
demek dilime varmaz
ucabilir misin acimadan...

2008

GE
Read More